Katatonia – Dance of December Souls

Kuzeyin güneş ışığını tümüyle soğurmuş karanlık albümü…

Ha müzik hayatına ara verdi ha dağılacak derken birden fikrimizi sabitte tutmayı başaran Katatonia, ilk albümü Dance of December Souls ile karşımızda! Bu albümün toprağa ekilen tohumun kabuğundan nasıl da hırçın çıktığını görmek için güzel bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Hadi öyleyse başlıyoruz. 

1990’lı yılların başında kurulan Katatonia aklıma düştüğünde ifadesi zor kelimeler yığınları da gözümde canlanmaya başlıyor. Bu işin gerçekten hangi noktaya varacağını, 1993 çıkışlı Dance of December Souls’un nereye bağlanacağını hiç bilmiyorum. Böylesine konsantre işlerden müthiş haz duyup aynı zamanda bu denli korkmamak işten bile değil. Bazen albüm her çaldığında, adına hazırlanmış taşları üstüste koyduğumuzu ve bize ait bir şehir inşa ettiğimizi düşünüyorum. Şimdi o şehirde grubu herhangi bir dönemiyle sevip, benimsemiş insanlar olarak yaşıyoruz. 

Katatonia basit gibi görünen ama duygusu değişik gruplardan bir tanesi. İlk albümleri Dance of December Souls’da gerek çiğ tadıyla gerekse o dönemin genç sayılacak kadrosuyla bu ikilemi destekler nitelikte bir yol izliyor. Şimdilerde metal müzik camiasında kendilerine sarsılmaz yer edinen Katatonia, kariyerine Doom/Death Metal türünde başladıkları yolculukta 90’ların benzer aktif grupları Paradise Lost, My Dying Bride’a olan melodik benzerliğiyle bir tutulsa da sonradan farklılaşan ve duygusallaşan melodisi ile yerini sağlamlaştırıyor. Bir anlamda da dinleyicisini ayırıyor da diyebiliriz. Çünkü soundunun yavaşlığı, Jonas Renkse’in huzursuz vokalleri ve grubun beyni sayılan Anders Nyström’ün uzadıkça uzayan ve anlam kazanan gitar geçişleri bir kesim tarafından özlenen bir kesim tarafından ise pek de anlam ifade etmeyen türden. Bana kalırsa her zaman ilk tarafta olduğumu ama ikinci kısmı da reddetmediğimi söylemek isterim. 

Without God

Kendisinden sonra oluşacak birçok gruba ilham kaynağı olan Dance of December Souls, enstrümantal başlayan Seven Dreaming Souls şarkısının sonrasında Gateways of Bereavement ile kuzeyde bir noktadan dünyaya haykıran genç adamların içindeki hüzünlü öfke nöbetini oldukça iyi yansıtıyor. Müziğin duygusunu konsept bir tatta almanın da ötesinde her bir enstrümanın kendi içinde yoğun bir duygu barındırdığını gösteriyor. Vokalleriyle ölçülü, piyano notalarıyla (çok sık kullanılmasa da) fazlalaşıp sıkmayan, Jonas Renkse’in sonrasında gruba Brave Murder Day ile dahil olacak Fredrik Norrman ile kuracağı October Tide’a da havasının geçtiği bir yapıt*. Özellikle bu sözlerim albümü dinleyen çoğu insanın kalbini çalan Without God için. Eğer bu şarkı bir konuşma olsaydı, saatlerce masadan kalkmayabilirdim bile. İnanç birilerine özgüven sağlarken Without God bize gerçeğimizi hatırlatıyor. 

“God is Dead and shall forever be” ve masadan kalkış. 

Albüm ölüm ve acı gibi kavramlarıyla uzun soluklu devam ederken duraksamayı 1995 yılında çıkacak For Funerals to Come… EP albümündeki aynı isimli şarkıya da ilham kaynağı ile sağlayacak Elohim Meth ile yapıyor. Bir anlamda albümün nefesi de diyebiliriz. Ya da sonrasında devreye girecek 10 dakikayı aşkın uzunluktaki şarkılarıyla da sohbetine kaldığı yerden devam etmek için verilen kısa bir ara. Cehennem içinde başka bir kıyameti anlatır gibi, lirik bir havada devam eden Velvet Thorns (of Drynwhyl) bana göre albümün en güzel şarkılarından biri. Sonrasında bu kadar uzun ve böylesine muhteşem sözlere sahip bir şarkı yapmadıkları için kızgınım Katatonia’ya. 

Katatonia dahası Dance of December Souls albümünü döneminin dışında, bugünkü zamanda değerlendirdiğimizde çok da orjinal olmayan içeriğe sahipmiş gibi gelse de 1993 yılında, belki bir çoğumuzdan önce ortaya konmuş bu başyapıt bana göre eşi benzerinin olmadığı bir zenginliğe sahip. Alçalıp yükselen ama temasını hep koruyan ruhlar kümesi. Tam bir aralık gibi. Yıkıcı, tavizsiz ve net. 

*: October Tide’ın Rain Without End albümü üzerinde bariz etkilere sahip. Yazar önerisidir.

Yazar

Overview

Değerlendirme
95 / 100
95%
95

Katatonia – Dance of December Souls” üzerine 1 yorum.

  1. Serhat Konğur diyor ki:

    Çevremdeki çok kişinin deli fanları olduğu olduğu için (ergenliğin de etkisiyle) bir süre araya mesefe koyduğum bir gruptu Katatonia..Sonra bu albümleri ile tanıştım ve bir daha ayrılmadık 🙂

    Halen Without God’ı loop’a alabilirim..

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir