2020 Listesi

Hep bir yerlerde birbirinden farklı bir şeyler oluyordu. Bir yarımkürede yaz yüzünü gösterirken diğerinde kar fırtınaları insanları yolundan alıkoyuyordu. Dünyanın şekli değişmedi belki ama hepimiz orası ya da burası demeden evlerimize kapandık ve biz kapandıkça da acılarımızın, mutluluklarımızın boyutu değişti, büyüdü. Zamanın en ufak meseleleri dağ oldu, en önemli addedilenleri eridi ve kayboldu. Bundan başka bir şey yapamazken, çaresizliğimizle olduğumuz yerde sadece zamanın geçmesini bekledik. Birbirinden farklı sosyallikler sekteye uğrarken, müzik bazı kulakları kendine toprak bildi. Büyüdü, serpildi..

Last.fm’e göre 2007 yılından beri en fazla müziği bu sene dinlemişim. Kısıtlı bir verimlilikte geçen bu yıl içerisinde Metal müzikten, Darkwave’e uzanan dünyamda beni çok güzel işler karşıladı. Yeri geldi duygularım alt üst oldu yeri geldi “böyle iş mi olur?” diyerek monologlarım sınırları zorladı. Bunun sonucunda ise geçtiğimiz yıla benzer şekilde kalbimi fetheden, benim için oldukça özel albümlerle bir liste oluşturdum. Bunların yanında gözden kaçırdıklarım, hakkını veremediklerim ve kalbimi kıranlar da oldu. Sonunda, ortaya tamamen benim duygu perspektifime göre şekillenen bir liste çıktı. Sadece metal ile sınırlandırmadığım albümler ile ilgili bir liste. Her neyse. Kapanışlardan pek hoşlanmayan biri olarak kahvemi 10 saniyede bir yudumlamaya geçtiğime göre lafı daha fazla uzatmamalıyım. 

Belki bu senenin bitişi bizleri heyecanlandırıyor. Belki unutmak istiyoruz bu seneyi. Ama bütün bu karanlık yıl içerisinde unutmayacağım şey, bu senenin müzikleri olacak. Kauan, “Müzik,insanlar tarafından icra edilen ve doğayı değiştiren tek sanat formudur” diyor ve ekliyor “seni değiştirmesine izin ver. Nesne ol, su ol, kar tanesi ol”. Bakalım biz ne olacağız? Müziklerin zihnimi toprak bildiği ve benim de kendilerine iyi ev sahipliği yaptığımı düşündüğüm bu sene ile aramıza bir çizgi koyuyorum şimdi. Her şeye hazırlıklı, iyi yıllar.

1- Green Carnation – Leaves of Yesteryear

14 yıl aradan sonra gelen Leaves of Yesteryear, sene sonu listelerinde çok da denk gelmediğim bir albüm. Benim ise birinci sıramda seneyi noktalıyor. Eşsiz gitarları ve Kjetil Nordhus’un tadından yenmeyen vokalleriyle üzerinden değil 14 yıl, 20 yıl geçse de dinleyeceğimin garantisini sunuyor.



2- Paradise Lost – Obsidian

İlk yayınlanan single’ı Fall From Grace ile adeta günü kapatmıştım. Sonra albümün çıktığı günün gecesini. O gece ikimiz arasında çok başka bir noktada kaldı. Bu adamlar ne yaparlarsa yapsınlar asla şaşırtmıyorlar.


3- Blaze of Perdition – The Harrowing of Hearts

Blaze of Perdition‘ın The Harrowing of Hearts albümü senenin en iyi Black Metal işlerinden biri. Albümün atmosferi ve dinamiği inanılmaz yüksek. Her bir şarkı kendisini başa sardırabiliyor. Yıkıcı ve daha fazla yıkıcı. Müziğin içinde, kendinin dışında durumları söz konusu. Şarkı sözlerine çok anlam yüklememek gerek. Nitekim bu alanda biraz zayıflar..


4- Forndom – Faþir

İsveçli Ludwig Swärd’ın tek kişilik projesi Forndom, Dark Ambient, Dark Folk türünde eserler ortaya koyuyor. Çoğunluğun çok da ilgisini çekmeyen bir noktada ise kaliteli işler sunmaya devam ediyor. Senenin ilk yarısında çıkan Faþir, ambiyansı ve karanlık sounduyla dingin günlerin savaş tanrısı gibi sesleniyor. Karanlıkta sert zemine sırt üstü uzanarak dinlenilmesi önerilir. Ve son olarak Wardruna sevenler neredesiniz?


5- Darkwood – Twilight Garden

İki gözümün çiçeği Alman Dark Folk topluluğu Darkwood, beş yıl sonra Twilight Garden albümü ile geldi. Geçen yıl diğer Neofolk grupları ile ortaklaşa çıkardıkları albümden sonra gelen bu albüm, türün güçlenmesine ve silinmemesine güçlü bir zemin hazırlıyor. Beni ise yaz sonu ılık rüzgarların altındaki o zamana. Kiraz çiçekleri dökülmüş, meyveleri dalda saksağanlara yem olurken ve yoldan tek tük araba geçerken içilen tek bir biranın huzuruyla kendisini hep hatırlatıyor.


6- Ulver – Flowers of Evil

Gelelim fasulyenin faydalarına. Ulver belli bir kesim içinde tartışması en çok yapılan gruplardan biri. Flowers of Evil benim için senenin en iyi işlerinden biri ve asla hayal kırıklığı değil. Her daim ne yapacağı belli olmayan bir gruptan bir stabilite beklemek bana çok doğru gelmiyor. Şimdi böyle ama yarın başka olacağını gözümüze sokan bir albüm olmasa da Flowers of Evil, özellikle cumartesi akşamüstlerimin kendini en çok dinlettireniydi. Özellikle de Machine Guns and Peacock Feathers. Bir kere Garm gerçeği var.


7- Inquisition – Black Mass for a Mass Grave

Bir şeyleri geçmişinden daha başka noktada değerlendirmeye başladığımızda var olacak müzik, sanat. Geçmişi her ne kadar tartışmaya açık olsa da Inquisition, bana senenin en büyük içe dönüklüğünü yaşatan gruplardan biri oldu. Black Mass for a Mass Grave‘i dinlerken birçok şeyden soyutlandığımı ve defalarca tekrarlayarak iç dünyamda mistik bir düzen oluşturduğumu hissettim. Demek ki neymiş? Müzik müzikmiş, insanlar seni terk etse de…


8- Bythos – The Womb of Zero

Quasimodo Esmeralda için “bana su verdi” diyorsa ben de aynısını Bythos için “bana Black Metal verdi” şekliyle bağırmak istiyorum. Kadrosu alıştığımız Black Metal camiasından olan Bythos, öyle içten, nefessiz bir albüm ortaya koydu ki diyecek pek söz bırakmadı. Satanizm içinde duygular nasıl yücelir diye kendime sorduğumda cevabım The Womb of Zero ile yerini buluyor. Çocuklarınıza yakın tutunuz.


9- Akhlys – Melinoë

Sene sonuna doğru öyle bir albüm geldi ki, listeler birden yer değiştirmek zorunda kaldı. Hala biraz daha yolumuz olsa da, kendisine yer vermemek olmazdı. Bu albüm için söyleyebileceğim tek şey “tehlikeli” olur. Sağlıklı insan işi değil ama zaten hep en sağlıksızları sevmiyor muyuz?


10- Orplid – Deus Vult

Dark Folk’tan öğreneceğim çok şey var. Gerek şarkı isimleri gerek sözleri ile insanı hiç ayak basmadığı kültürlerin merkezinde konumlandırabiliyor. Yağmur yemiş topraktan çıkan lezzetli tatlar gibi Deus Vult. Ülkeler arası kurulan teller üzerinde varlığımı hissediyorum bu albümle.


11- Svartkonst – Black Waves

Rickard Törnqvist projesi bu Blackened Death Metal örneği, dinlediğim ilk günden beri etrafı yakmaya devam ediyor. Sargeist tarzı gitarların albümü ele geçirdiği, baterilerin biraz geride kaldığı ama her anlamıyla boşluğun ve gecenin olduğunu hatırlatan sağlam bir iş. Yalnız Rickard albüm kapağındaki o güller hiç olmuş mu?!


12- On Thorns I Lay – Threnos

Bir albümü sene sonunda da çıkarsan risk sene başında çıkarsan da. Senenin başlarında çıkan Threnos, izi çok çabuk kaybolan albümlerden biri olsa da benim için varlığını hep hissettiren işlerden biri olmayı sürdürüyor. Güçlü sounduyla melankolinin taşmasına izin vermediği gibi es de geçmiyor. En iyisi bu albüme biz şarkı sözündeki gibi bakalım. “Üzüntü içinde son bir nefes. Keder içinde son bir korku…”


13- Aara – En Ergô Einai

Kaz’aara’ tanıştığım (:p) bu İsviçreli Atmospheric Black Metal grubu, geçen sene ilk beşime giren Saor‘un bu seneki temsilcisi gibi. Yarım saatlik müthiş doyurucu iş. Böyle deli kafaların hayranıyım. Felsefenin de öyle. Aristo’ya göre her şeyin bir telosu yani amacı vardır. Peki Aara’nın Telôs’u, neyin amacıdır?


14- Counting Hours – The Will

Ah! Öyle bir anda dinlemeye başladım ki bu albümü listeme olmasa da kalbime 1 numaradan girdi. Hakkındaki düşüncelerim bir önceki yazıdadır.


15- Clouds – Durere

Romanyalı Doom Death Metal grubu Clouds, kendi stüdyolarında kaydettiği Durere ile adımları yavaşlatacak bir kış albümü sunuyor. Funeral Doom’un ağır biçimli melodisi arasında, Daniel Neagoe’nin clean sonrası brutalleri mutlulukta da bir mutsuzluk simgesi gibi.


16- Árstíðir lífsins – Saga á tveim tungum II: Eigi fjǫll né firðir

Bazen çok üzülüyorum. Herkes Polish Black Metal’den bahsediyor ama kimse İzlandikleri hatırlamıyor. Pagan Black Metal türünde örnekler veren Árstíðir lífsins, İzlanda Black Metal’inin medarı iftiharlarından biri bana göre. Her ne kadar geçen sene albüm çıkarmış olsalar da bu sene ortalarında gelen Saga á tveim tungum II: Eigi fjǫll né firðir ile camiaya oldukça yakın olduklarını bir kez daha hatırlattı. Cayır cayır davullarıyla ve topraklarına has soğuk sounduyla gözden kaçan en iyilerden.


17- Dawn of Solace – Waves

Şu anda listemi dinleyecek birisi var mı diye düşünüyorum? Öyleyse şimdiden özür dilerim. Spotify algoritması her ne kadar kötü olsa da yeni çıkan albümler konusunda acımasız davranmıyor. Bana önerdiklerinde denk geldiğim ve “Lead Wings” şarkısını beğendiğim Dawn of Solace, sene sonuna kadar benden yeterli ilgiyi görmedi. Daha sonra artık dinlemem gerek dediğim noktada da vazgeçilmezlerimden biri oldu. Şarkıların, albümlerin de insanın eşref zamanı gibi bir zamanı var.


18- Ulcerate – Stare into Death and Be Still

Teknik metal ile aram hiçbir zaman iyi olmadı. Teknik Death Metalle ise akla gelenden çok daha kötü. Ama bu albümde insanın anlamadığı bir şeyler var. Yoğun ve öfkeli. Karşısında kendini aciz hissetmemek mümkün değil. Bundan daha fazlası ama benden şimdilik çıkan bu kadar.


19- Hexvessel – Kindred

Pandemiye denk gelen Kindred, bana yağmurlu havadan sonra yemek bulmak için kendini dışarı atan ve asfalt yolda bir sağa bir sola giden kirpiyi hatırlatacak her zaman. Finler yanıltmıyor. Fin Neofolk’u ise yıkıp geçiyor. Kirpiler ise yemek bulamıyor.


20- Benediction – Scriptures

İngiltere’nin ölüm metali çocukları (50 yaşındaki adamlar?). Üniversitede Killing Music albümü ile epey vakit geçirmiştim. 12 yıl sonra yeni albüm çıkardıklarını görünce anında yapıştım. Hatta o zamanlar yeni kulaklık denemeleri yapıyordum -ki Scriptures kulakiçi kulaklığa denk geldi-. Bir müziği kemiklerinizde hissetmek istiyorsanız kulakiçi kulaklık ile Benediction dinleyin. Bana sonra söversiniz.


Bonus: James Dean Bradfield – Even In Exile

Sevgili dostum İlhan sayesinde dinlemeye başladığım James Dean Bradfield‘ın Even In Exile‘ı da şuralarda bir yerde dursun. Bonus olarak ele aldım çünkü es geçmek istemeyeceğim türden bir albüm. Gençliğimin gizemli gruplarından Manic Street Preachers vokalinin bu albümü yazı daha sakin ve serin atlatmama neden oldu. Hakkını yiyemezdim. Teşekkürler İlhan 🙂

Yazar

2020 Listesi” üzerine 2 yorum.

  1. Serhat Konğur diyor ki:

    Eline sağlık Cansu 🙂

    Bu listede maalesef zaman darlığı ve başka sebeplerle dinleyemediğim bir çok albüm var ama blogumda yaptığım listede Paradise Lost, Green Carnation, Ulver ve Benediction’ı Top 10’uma koymuştum ben de 🙂

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir