Alcest – Spiritual Instinct

Ne kadar oldu? İki defadan daha fazla ona eminim. Başlangıcının uzun zamanlar aldığı, sonuna yaklaşılamayacak, zamansız ve farklı. Aynılığı elimizin tersiyle ittiğimiz, diğerlerinden ayrılana iki kolla sarıldığımız zamanda karşımıza Alcest son albümü Spiritual Instinct ile çıkageldi. Öncekilere benzerliği ve sonrakinin belirsizliğiyle. 

Fransız Post Black Metal dünyasından, kendilerinin tabiriyle ise Blackgaze temasından koparak geldi Alcest. Senenin en heyecanlandıran haberlerinden biriyken şimdi gerçek olarak üstelik. Albümü tam olarak ifade edebilmem için biraz zaman geçmesini bekliyordum açıkçası. Rüyadan uyanmış gibi. Tam hatırlamaya çalışırken tekrar içine düşmek belki de. Spiritual Instinct için bir rüya albüm desem boşa gitmez bu yüzden. İlk dinlediğimde tüm evi kaplayan ses meğer anlam bulmak için bir gece yarısı kulaklarıma dolmayı bekliyormuş. 

Shelter sonrası Kodama ile gönülleri fetheden Alcest, Spiritual Instinct albümünü duyurduğunda birkaç damarımı titretmiş olabilir. Üç senede bir albüm çıkaran gruptan böyle bir hamle beklerken, yine bir şekilde şüphe içinde gidip geldiğim oldu doğrusu. İşin ucunda Neige varsa orada her türlü hinliğe hazır olmak gerekiyor aslında. Sürpriz yumurta gibi ama asla sürprizin sevimsiz oyuncağına benzemiyor. Aklından deli fikirler geçen ve grup arkadaşı Winterhalter ile de bunu pekâlâ yerine getiren biri olduğunu söyleyebilirim. Müthiş bir uyum içerisinde, artık kendisinden şüphe etmemeyi 6. albümleriyle iyice kanıtladı Alcest. Kodama’ya alışmış ve bundan daha iyisi nasıl olabilir dediğim bir anda kapıyı araladı. Kodama hala benim için çok daha üstte, onu baştan belirteyim. Kodama incelemesini okumadıysanız şayet, sizi şöyle alalım. Bir de bu bir kıyas albümü kesinlikle değil, belirtmek isterim! Souvenirs d’un autre monde albümünden beri Alcest ile tanışıklığı olanlar ne demek istediğimi anlayacaklardır. 

Öncesinde Protection ve Sapphire ile bir bağlantı kurmamın getirdiği zevkle albümü dinlemeye başladım. Elbette ilk dinleyişte aklımda beliren birkaç şarkı oldu fakat benim başta asıl dikkatimi çeken nokta Kodama albümünde ağırlık kazanan ve kulaklarımı titreten bateriydi. Neige öncesinde yeni albümün daha sert ve öncekilere benzemeyen bir içerikte olacağını söylemesiyle durumun daha katı bir hal kazanacağını tahmin etmiştim. Ama işte gel gör ki işin ucunda Alcest var. Ne kadar yeni bir şeyler deneseler ve bateri yüksek tonda konuşsa da şarkılarında kendilerinden bir şeyler hep oluyor. Protection sonrası yayınlanan Sapphire şarkısında bunu çok daha net hissetim. Post Black havanın vokalle yumuşadığı ama yine de formunu koruduğu ahenkli bir iş kesinlike. Aslında iş değil de tamamen bir odada kendileri olmaya çalışan iki gencin tebessümleri arasından yükselen ve biçimlenen bir şarkı ve albüm. 

Sapphire

Güçlü bir devirde santrifüj edilmiş ve tüm özütleri dibe çökmüş bir albüm Spiritual Instinct. Kısıtlı sayıda ama zengin içerikli enstrüman harmanıyla L’ile des morts’un beni önceki albümlere götürdüğü de aleni bir gerçek. Albümü ilk dinlediğimde dinlemekten hoşlandığım Alcest’in bu olduğuna karar vermiştim bile çoktan. Hoş bunu bir şarkıyla kısıtlamak haksızlık olur. Alcest, 20 yılın sonunda olgunlaşmış bir meyve gibi en tatlı haliyle bundan sonrası için kuşku oluşturmayacağını da bir nebze kanıtlamış oldu. Böyle diyorum ama yine de hep bir “yine” var. Heyecanlı kılan da bu değil mi zaten? 

Le miroir’i ilk dinlediğimde 15. Saniyeden sonrası bana fena halde Les Discrets’nin Linceul d’hiver şarkısını hatırlattı. Şarkı boyunca devam eden ritim ve sakin kapanışıyla Alcest’in yine albümdeki şarkıları doğru yerde konumlandıramadığını da bir şekilde terkrarlamış oldu böylelikle. Sırf albüme adını veren şarkı diye Spiritual Instinct’i sona koymak, cık. Şaka bir yana cidden kankası Les Discrets şarkısına çok benziyor.

Le miroir

Başladı ve bitti. Kahretsin ki yine doymadım. Güzel bir restoranta gidip de tabağımda iki lokmalık yemek bulmama benzedi bu durum. Döndürüp duruyor ve her seferinde yol üzerinde dikkatimi çekmeyen yapılarla karşılaşıyorum. Az sayıda ama zengin enstrüman kullanımıyla yer yer Écailles de lune’dan yer yer de Kodama’dan izler taşıyan bir ustalık albümü Spiritual Instinct. Suya atlamak değil de daha çok yüzmeyi ve hatta dalmayı bilmek. Dinledikçe kulağımın yorulmadığı, enstrümanların birbirine üstün gelmediği, sözleri ile yine düşündüren bir albüm. Bu albüm için favori şarkı belirlemiyorum. Çünkü hepsi birer midye ve kayıpsız bir gece yarısı incilerinin bulunmasını bekliyor. İyi dinlemeler.

Yazar

Overview

Değerlendirme
85 / 100
85%
85

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir