Bazen bazı dillere hakim olamadığım için üzülüyorum, sonra bu geçiyor. Geçmesi bir çözünme şeklinde oluyor. Anlamaya çalışırken yorulanlardan uykuya direnirken esnemeye başlayanlar arasındaki geniş eksende kendisine yol buluyor. İkinci kısım gelişigüzel bir örnek ve Ellende‘nin son albümü Ellenbogengesellschaft için uykudan bahsetmek yalnızca şarkı içinde bir kelime olur. Nitekim bugün ortada bir şey varsa o da olsa olsa uykuya sövmek olur.
Tahminlerimizde yanılmamak yüzümüzü güldürür ve hislerimizde bozguna uğramak bizi afallatır. Ellende’nin Ellenbogengesellschaft öncesindeki albümü Lebensnehmer incelemesinin sonunda yeni albümün üç, dört yıl sonra olacağını öngörmüş ve yine benzer yola sapacağımdan emin olmuştum, Görüyorum ki, yenilgim de kazancım kadar net, Üç yıl sonra gelen ve tıpkı Lebensnehmer gibi telaffuz sorunu yaşadığım Ellenbogengesellschaft, zamanın yoğunluğunda tonlamasından hiçbir şey kaybetmeden yol bulmuş.
Duygu düşünce ile var olurken düşüncesiz duygular zarar vermekten başka bir işe yaramaz. Ellenbogengesellschaft bir kulağından tuttuğumuzda bile bizleri bambaşka noktalara götüren ve salt duygular egemenliğine son veren bir albüm. Olayı birkaç notada ve tonlamada çözmek isteseydik iş ne kadar da kolaydı halbuki. Gel gelelim Ellende öyle cümlelerde gezindiriyor ki insanı, bunun sadece müzikle olmadığını kanıtlıyor. Doğrusu müziğin buna arka çıktığını kanıtlıyor.
Albüm Ich Bin şarkısının piyano tonlamaları ile açılış yapıyor ve kısa zamanda akustik bütünlük içerisinde ilerlerken çok geçmeden bir fırtınanın kopacağının sinyallerini de gizli şekilde sunuyor. Tahminlerimizde yanılmıyoruz ve yüzümüz Unsterblich ile gülmeye başlarken bunun ifadesel değil de tamamen ruhsal bir gülümseme olduğunun altını çizmeliyim. Bazen bir şarkının sonuna, arasına zihnimizde bir tonlama ekler ve onun şarkıyı bize hitap eden bir formu olduğunu düşünürüz. Ellende Unsterblich ile bunu ilk kez yapıyor olsa da aslında son kez yapmayacağını çok geçmeden anlıyoruz.
Klavye gibi koro vokaller de müziği vezir ya da rezil etme özelliğine sahip. Albümün geneline baktığımızda klavyeden değil de koro vokallerden bahsedecek olursam, şarkıların atmosferini katladığını söyleyebilirim. Öyle anlarda devreye giren koro vokallere denk geliyoruz ki, grubun (projenin) Kuzey Avrupa’dan çıkma olduğunu düşünüyoruz. Koro vokallerden bahsetmişken grubun kurucusu Lukas Gosch’un vokallerine de değinmekte yarar var. Bir önceki albüm Lebensnehmer’de de (adını bir türlü yazamamıştım ama beterin beteri varmış) gördüğümüz tutarlılığın ve yıkıcılığın devam etmesi sevindirici. Bütün bunların en belirgin örneğini albümün yayınlanan teklilerinden biri olan Ruhelos şarkısında görüyoruz. Anlamı gibi rahatsız olan Ruhelos’u ilk dinlediğimde grubun yine eşsiz bir şeye imza atacağından şüphe etmemiştim.
Rahatsızlık elbette şarkıyla sınırlı kalmıyor ve şarkı sözlerinde de önce yok olmayı, sonrasında da toparlanma kargaşasına eşlik ediyoruz. Realizm ile idealizm arasına sıkışmış, köşede duran varoluşçuluğa gözüm çarptığında müziğin ne denli sözlerle bütünleştiğini görmem zor olmuyor. Sanki her sonraki şarkı bir öncekinin kurtarıcısı ve aynı zamanda da intiharı. Ölüme övgüler aslında onu arzulamaktan çok onun gerçekliğini vurgulamaya yarıyor olacak ki, albümden bizlere ulaşan ilk şarkı olan Abschied klibinde de bunun izlerini görüyoruz. Bu şarkının albüm kapağı ile ilişkisi var mıdır bilemesem de kapağın bir önceki albümlere oranla daha vasat kaldığını ve bunca yoğunluk içerisinde uyumsuz kaçtığını şahsi olarak belirtmem gerek.
Post black metal ve atmosferik black metal ile ince işlenmiş albüm olduğunu düşündüğüm Ellenbogengesellschaft, gerek kayıt kalitesi gerekse ve en önemlisi müziğin hissiyatı ile Ellende’nin kendinden yemediğinin, aksine kendine kattığının belirgin örneği. Neden metal dinliyorum sorusunun en bariz cevabını veriyor: Çok basit aslında, besleniyorum ama doymuyorum. Verletzlich şarkısının sonundaki Francis Bacon ile David Sylvester arasındaki diyalog gibi zihnim bir noktada dalgalanıyor, kamaşıyor ve bundan haz alıyorum. Tüm sanatlar insanın dikkatini dağıtan bir noktaya vardı mı (Verletzlich) bilmem ama Ellende benim dikkatimi toplayan ve onu sadece bir müzik olarak ele almadığım, almak istemediğim, bütünleştirdiğim ve belki de Bacon’ın deyişiyle tümevarım şekliyle beni toparladı. 8 ay sonra inceleme yazmamda etken olmasından anlayabiliriz. İyi dinlemeler.