Sen delisin ya da delirdin.
İçindeki öfke kustu kendini boşluğa
Dünyanın, yaşamın, yaşam içinde sözlerin kaosu ele geçirdi.
Bir gün bir çıkış olur mu diye düşündün,
Çıkış yordu, yol yordu, yoruldun.
Sonuçlar gidişatın sarsılmaz yolları
O yollarda sırtüstü, yüzüstü döndü dünyalar.
Dünya zaten dönüyordu ama kabul görmüyordu farkındalıklar.
Bir yerden kaçmak gerektiğinde bile kazmaya ihtiyaç vardı ellerle, tırnaklarla.
Hep ihtiyaç vardı.
Kaçmak ve yorulmak.
Koşmak ve kaçmak.
Bir şeyden değil, belki de sadece kendinden..
/01.02.2022/
Delirişlerin arkasında sıklıkla hareket gizliymiş gibi gelir. Yol çizgilerinden tutun da, sürekli koşuşturma halinde olunan yaşam, beynin içindeki seslerin hiçbir şekilde susmaması, bir terk ediş, terk ediliş. Hepsinde yankılanan, insanların işitmediği, gürültü olarak saydığı, parçaların bir noktaya savrulduğu hareket vardır. Hareket yalnızca gözle görülebilir olmaktan çıkıp, duyulara işlendiğinde de hareket aslında. Yerimizde oturup dünyayı sorgularken ve çok şey yapmışız gibi hissedip hiçbir şey yapmazken.
Oturuyorum ve teknolojinin harikalarını sonuna kadar kullanıyorum. Ekranımda kayıp giden ama giderken de kendini göstermekten geri kalmayan, kibirsiz şeylere tanık oluyorum. Bir müzik, bir ayrılık, bir karmaşa. Violet Cold’a denk geliyorum. “Henüz geçen yıl albüm çıkarmamış mıydı Emin Guliyev?” diyorum çok geçmeden ve sonra müzik çalmaya başlıyor. “Delirdin sen ama farkında değilsin” diyorum. Deliren biz, deliren toplum değilmiş gibi.
Sayısız dışlanma haberlerinden çıkıp sayısız cinayetlere doğru yol alıyoruz. Hiç mi iyi bir şey olmaz? Öyle ya, artık gülümsemeler bile müziğin eşsiz tınılarıyla yüzümüze kattığı mimiklerle şekilleniyor. Violet Cold, Səni Uzaq Kainatlarda Axtarıram diyor. Ben, beni hangi uzak kainata fırlattığını düşünüyorum. Müzik tam da böyle bir şey değil mi? Bir mancınık, bir sapan ve hareketsizi hareketli kılan güç. Ve asla bir can simidi değil; çünkü herkes kendisini kurtarabilir.
Bir önceki albüm olan Empire of Love geçen sene sonu listeme bonus albüm olarak dahil olsa da, Səni Uzaq Kainatlarda Axtarıram’ın direkt içinde yer aldığı ipucunu verebilirim şimdiden, bunda da beis görmem. Azerbaycanlı tek kişilik metal (böyle demek en uygunu) projesi olan Violet Cold’un sayısız işlere imza attığı ve yaratıcılığının en yüksek olduğu dönemde, belki bir önceki albüme göre daha spesifik enstrüman kullanımı ile ön plana çıktığını söyleyebilirim. Daha az enstrüman daha az ses anlamına gelmiyor elbette. Bazen basitlikte de sağır edici yön/yönler vardır.
Səni Uzaq Kainatlarda Axtarıram aslında bir EP, buna rağmen özet geçmeden ifade edilmek istenen şeyler için köprü niteliğinde. Gitar, klavye, bateri ve vokaller ekseninde dönüyor olması bile onu anlatmak istediği şeyden uzak düşürmüyor. Bazen tekrara düştüğünü, döngüye girdiğini hissettiğimizde bile hamlelerini yapıyor. Özellikle elektronik tabanlı şarkılarda durumu toparlama hissi, bir noktadan sonra onu böyle kabul etmemiz gerektiğini aşılamakta.
Tahmin edilebilir şarkılar vardır. Tahmin zihne yerleştikçe insanı sonsuz da kılabilir mutsuz da.. Eğer ikisi birdense orada müzik tüm cevherlerini sunuyordur. Bu yalnızca benim görüşüm, elbette Immersive Collapse dinlerken görünmez bir haz Tanrısı değilim ama bu şarkıda insanı darmadağın eden bir şeyler var. Tüm o yorgun yıllar boyunca biriktirip, sonunda gün ışığını arzuladığın yerde bir avuç balçıkla baş başa kalman kadar acımasız ama aynı zamanda da parlak yüzeyinde tekrar renkleri görebilmek kadar umut dolu şeyler. Burada umut biraz öfkeli, bunu kabul etmek gerekir. Anlaşılmaz sözler sadece birer haykırışmış gibi gelebilir ama gitar ve bateri vuruşlarının duygusal tezden uzak bir analiz olduğunu hissettiriyor.
Neye alışırsak hayat orada daha kolay geliyor. Vahşete alışırsak vahşet, empatiye alışırsak empati ve duyguya alışırsak duygu daha yaşanabilir oluyor bizim için. Bazen de istediğimizi en yalın haliyle söyleriz: Getma! Terk ediliş ya da terk ediş derken aslında bunun altını Getma dolduruyor. Bir Violet Cold klasiği olarak sözleri yine anlamıyoruz ama anlamamaya çare olan boşluğu kendimiz dolduruyoruz. Köprüden önce son çıkış.
İncelemeden çok deneme tadında olan yazımı bitirene kadar albümün enstrümantal versiyonu da çıktı. Peki şimdi, Emin Guliyev’den sonrası için bir şeyler bekleyebilir miyiz? Bence bekleyebiliriz. Zihni bambaşka çalışan insanların, kendisinden daha çok ortaya koydukları şeylerle kendini ifade edişlerine engel olamayız ve günün sonunda ya benimser ya da dışlarız. Bu senenin başlarında çıkan Səni Uzaq Kainatlarda Axtarıram, benim dışlamak yerine sardığım bir albüm oldu. Metal içerisine enjekte edilen elektronikten çok az grupta hazzsetsem de Violet Cold hazzetmediğim grup değil. Albümün açılış şarkısı Venus‘ten kapanış şarkısı Demise‘a kadar deneysel bir yol izliyor. Belki de siyaha biraz mor çalıyor, fena mı?
İyi dinlemeler.
“Violet Cold – Səni Uzaq Kainatlarda Axtarıram” üzerine 1 yorum.