Wyrd – Huldrafolk

Gündüzü geceye çevirdiler ve geceyi ay ile aydınlattılar. Bir şeylere ulaşmanın şimdiki kadar kolay olmadığı dönemlerde ne güzel albümler çıkmış. Bunlardan biri de kuşkusuz Finlandiyalı Folk Pagan/Black Metal grubu Wyrd‘in 2002 yılında çıkarmış olduğu Huldrafolk albümü. 21. yüzyılın başları türünün mükemmel örnekleriyle dolup taşarken üzülerek Huldrafolk’un gereken ilgiyi göremediğini düşünüyorum. İşte bu yüzden bugün buradayım. Bazı boşlukları o görünmez taşlarla doldurmak için.

1997 yılında ‘Hellkult’ adıyla kurulan ve bir sene sonra Wyrd ile isim değişikliğine giden grup, aslında yine bir Black Metal grubu olan Azaghal’dan da tanıdığımız Narqath’ın tek kişilik projesi. Bazen gerçekten grupların içeriğini unutup, hatırlamak için kurcaladığımda karşılaştığım bu tek kişilik projeler benim bu konudaki zevkimi de iyiden iyiye ortaya koymaya başladı. İşte böyle bir teklikten çıkan ve birbirinden farklı sesin birleştiği, dolu dolu bir albüm Huldrafolk.

İşin içine Folk girdi mi yüzler istemsiz bir buruşuyor. Fakat bunu kararında kullanınca çok güzel işler de ortaya çıkabiliyor. O yüzden bu albümde Folk ararsanız evet var fakat cayır cayır Black Metal de var. Doom da var. Hatta benim de albümle tanışmama vesile olmuş ilk şarkı olan Ashes of Man and Oak and Pine‘da bunu açıkça görüyoruz. Agalloch temasına oldukça yakın bu şarkı Atmosferik hava içerisinde meydana gelmiş destansı bir anlatım şeklinde. Doğanın içinden sesler ve akustik gitarlı açılışıyla ve sonrasında çok da zihni yormadan devam eden tekdüze melodisiyle Wyrd’in tanımı gibi. 13 dakikalık bu şarkı içerisinde Narqath’ın brutalinin yanında duygu dolu clean vokalleriyle karşılaşmak tarifsiz.

Dönemine göre albümün kayıt kalitesi her ne kadar düşük olsa da müziğin kuvvetli çemberinde bu çok önemsiz kalıyor. Hatta bazen bu amatörlüğü albüme tıpkı 90’lı yıllardaki Burzum albümlerinde olduğu gibi “puslu, kirli” bir hava kazandırdığını düşünüyorum. Pagan inanışı ve güçlü doğa temasıyla şekillenmiş Huldrafolk’ta sıklıkla doğadan sesler duymak mümkün. Canlıyı çevreleyen bir kudretten, doğadan esinlenilmiş albüm içerisinde pagan temalı sözlerle de sıklıkla karşılaşıyoruz. Bu konuda albümdeki Fin mitolojisi temalı Aijeke şarkısı başı çekiyor. Geçişleriyle coşkusu bir artan bir azalan Aijeke nakarat kısmındaki vokalleriyle ifade etmek istediğini yekten öne sürüyor.

Misanthrope’s Masterplan

Wyrd’in neredeyse 1 saati bulan tek şarkılık ilk stüdyo albümü Heathen sonrasındaki ikinci albümü olan Huldrafolk’ta da uzun şarkılara rastlamak mümkün. Bunu albümün en güzel şarkılarından biri olan, klavye ve brutallerin baskın haliyle süslenmiş Misanthrope’s Masterplan‘de görmek mümkün. Albümdeki en güzel sözlerin ve soundun bu şarkıya ait olduğunu söylersem haksızlık etmiş olmam. İlk albümde Hristiyanların Paganlara yaşattığı acı bu albümde yerini daha da agresifliğe, karşıt atağa bırakmış gibi. Sonuçta Wyrd’in değimiyle “güneş sonsuza dek batar, mizantropun büyük planı” başlar.

Huldrafolk, doğanın içinde, insandan uzak, temposu kararında kirli soundlu bir albüm. Gitardan, bateriye oradan synthe uzanan, kuş sesleriyle desteklenmiş, Black Metal’in hakkını sonuna kadar veren, Folk Metal’i kıskandıran ve kesinlikle farkına varılmamış bir karanlığa sahip. Falkenbach, Drudkh, October Falls dinlemekten hoşlananların bu albümü de seveceklerini düşünüyorum. Gündüzü geceye çevirerek.

Yazar

Overview

Değerlendirme
95 / 100
95%
95

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir