Kuşkusuz 2019 müzik anlamında devrim niteliğinde bir yıl olarak hafızalara kazınacak. Bu sayede bizler de uzun zamandır kendi kabuğuna çekilmiş toplulukların günbegün yumurtadan çıkışlarına tanıklık ediyoruz. Kendi adıma bundan büyük mutluluk duyduğumu söylemeliyim. Ve şimdi çıkmasını dört gözle beklediğim ve bu beklentinin sonucunda hüsrana uğramayacağımdan büyük oranda emin olduğum Alman topluluk Imperium Dekadenz, yeni albümü When We are Forgotten ile yaza tekmeyi basarak, eylül ayına güzel bir giriş yapıyor.
15 yıllık müzik kariyerlerini 6. Stüdyo albümleri When We Are Forgotten ile sürdüren Imperium Dekadenz, bir önceki albümü Dis Manibvs’i çıkarmasının üzerinden geçen üç yıl içinde neredeyse hiçbir şey kaybetmediğini, aksine üzerine bir şeyler koyarak yola devam ettiğini gösteriyor. Horaz ve Vespasian adlı iki kişilik bir oluşumun elinden sanki bir ordu gibi hareket eden müzikle karşılaşmak tür içinde eşsiz bir tat bırakıyor. Bu albümün de tam olarak bunu yansıttığını söylemek mümkün ve de önemli.
Karanlığın tonları arasında gidip gelen ama dışına çıkmayan Imperium Dekadenz albüme adını veren şarkı ile Atmospheric Black Metal’in hakkını verir şekilde agresif tonlarla açılışı yapsa da şu dönem içerisinde çok da akılda kalıcı bir melodiye sahipmiş gibi gelmedi bana. Her ne kadar bateri ve gitar şahane olsa da zamanda kaybolmuş gibi bir şarkı.
When We Are Forgotten için her ne kadar kayıp dediysem de bu sözlerim albümde en başarılı bulduğum şarkılardan Bis Ich Bin için geçerli değil. Gitar seramonisiyle başlayan şarkının her karesi o kadar özel ki, derin brutal çığlıkların üzerine eklenen ve şarkı boyunca devam eden inişli çıkışlı gitar riffleri tadı damakta bırakıyor ve tekrardan kendini açtırma gerekliliği hissettiriyor. Imperium Dekadenz’in en başarılı şarkılarından biri olduğu gibi, Dämmerung der Szenarien albümündeki karanlık tonlara yakın ama üzüntünün öfkeyle patlak verdiği an gibi de agresif bir tat bırakıyor.
Imperium Dekadenz tıpkı Winterfylleth (ilk albümleri) ve bir çok Atmosferik Black Metal grubunun da tercih ettiği gibi albümlerinde yoğunluğa nefes aldıran enstrümantal şarkılara sık sık yer veren topluluklardan. İlk albümlerinden itibaren karşılaştığımız bu şarkıları son albümde Trauma, Seance ve Reverie olarak görüyoruz. Rüzgarın üç esip bir dinmesi gibi hissettiren bu albüm dinlerken insanı ne üşütüyor ne de ısıtıyor. Bir soğukluğu var ama o da isyanın bir başka boyutundan geliyor. Özellikle Horaz’ın agresif vokalleri ile biçim kazanan bu soğukluk, melodik sınıfına sokamayacağım kendine has gitarlarla biraz kırılıyor.
Albüm iki bonus şarkısıyla beraber toplamda 13 şarkılık ve bir saati aşkın uzunluğa sahip olmasına rağmen kendini dinlettirebilecek bir altyapıya sahip. Bununla beraber içerisinde o kadar güzel şarkılar varken hala daha anlamadığım grubun tanıtım şarkısı olarak Frozen in Time’ı neden seçtiği? Her ne kadar beni şaşırtmayan gruplardan biri olduğunu yazımın başında belirtsem de itiraf edeyim Frozen in Time şarkısını ilk dinlediğimde orta halli bir memnuniyetten öteye gidemedim. Akışı sabit tonda, kesinlikle kötü olmayan ama üç farklı katmanın en alt kademesinden bir ses gibi yükselen bu şarkıyla beklentim hangi seviyede ise diğer şarkılarla üzerine iki daha koyup, yükselmesi zor olmadı.
When We Are Forgotten, dinleyicisi yüksek ve gizemliliğinden popülerlik kazanmış grupların kendini var ettiği bir aralıktan kafasını uzatıp; “burada da bir şeyler var” dedirten bir albüm. Belki şarkı sayısı ve uzunluğuyla başta tedirgin etse de bir şarkıdan diğerine geçtiğini hissettirmeyen homojenliğe sahip olduğundan dinlemesi kolay ama içine girmesi zor albümlerden biri diyebilirim. Sözlerin daha karanlık pastoral tatta gittiği ve baterinin inanılmaz atakları ve Zdzisław Beksiński’yi anımsatan albüm kapağı ile birlikte When We Are Forgotten bana kalırsa bu senenin en iyi Atmosferik Black Metal albümlerinden biri olma hakkını daha ilk haftasında elde etti.
“Imperium Dekadenz – When We Are Forgotten” üzerine 1 yorum.